"Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!" Hz Muhammed sav

"Nasıl öldüğümüz kim olduğumuzu gösterir. Hayatı ölüm tanımlar..." Octavio PAZ,



3 Mart 2013 Pazar

Ötanazi hak olmalı / Serdar Turgut

http://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut-2025/824045-otanazi-hak-olmali

01 Mart 2013 Cuma, 09:13:49*Güncelleme: *13:45:25   

İNSANIN kendi hakkında kolay, nispeten acısız ve çabuk ölümü seçme hakkı
olan ötanazinin Türkiye'de tamamen yasal hale getirilmesinin, ciddi bir
toplumsal diyalogdan sonra kolektif bilincimizde kabul edilmesi ve
yerleşik bir hayat tarzı haline gelmesinin gerektiğini düşünüyorum ve
bunu savunuyorum.
Yaşım gereği ölümü biraz daha yakından hissetmekte olduğumdan dolayı
bunu söylediğimi düşünebilirsiniz. Çok da haksız sayılmazsınız,
yaşlanmaya başlayan insanların gençlere göre ölümü daha çok
düşünmesinden doğal bir şey yok.
Ancak Irvin Yalom'un mükemmel kitabı "Güneşe Bakmak Ölümle Yüzleşmek"te
gösterdiği gibi, ölüm korkusu bizim peşimizi neredeyse çocukluktan
itibaren bırakmıyor.
Ölünceye kadar onun korkusuyla yaşıyoruz. Yaşlanırken daha yoğun
düşünüyor olabiliriz, ama şimdi bana, "Acaba gençler mi yoksa yaşlılar
mı ölümü daha çok korkarak düşünüyor" diye soracak olursanız, emin olun
bir net cevap veremem.
"Hayatını dolu dolu, bildikleri gibi yaşamış olan yaşlılar, daha
önlerinde yaşayacak çok şeyi olan gençlere göre daha az korkuyorlardır"
diye düşünüyorum. Hem sonra yaşanmışlıkla gelen bıkmışlıklar ve
tekrardan sıkılmalar da devreye giriyor. Bu yüzden emin olun, bu öneriyi
şimdi bu yaşımda ortaya atmam sadece kendimle ilgili aldığım bir karar
değil.
Mesele evimizde son günlerde çok tartışıldı da ondan gündemime girdi.
Bizim evde 3 köpek 1 de kedi var. Onların bize verdikleri sonsuz sevgiye
karşı biz de onların çekmekte oldukları acıları ifade edememeleri ve
duygularını dillendirememelerine karşı çok duyarlıyız.
Kedimin adı Silvester. 2005 yılında Gümüşsuyu'nda bir evin çatı katında
Rana ile birlikte yaşarken "Artık evlenelim" dedik. Çıktık evden,
döndüğümüzde karı kocaydık. Biraz oturup dinlenelim derken çatıdan geldi
ve açık pencereden eve girdi sarı kedi. Ve girer girmez ev 40 yıldır
onunmuş gibi davranmaya başladı.
Geliş o geliş, bir daha da çıkmadı evimizden. Her yere bizimle geldi,
kıtaları aştı, maceralar geçirdi ve hayli de sıhhatli yaşadı.
10 gün öncesine kadar durum böyleydi. Sonra hastalandı, birden arka
ayakları tutmaz oldu. Yaşı insan yaşıyla 90'ı geçmiş olmalı. Hiçbir acı
çekmemesi için her şeyimizi seferber ettik. Kediler, köpekler gibi
öleceklerini anladıklarında kuytu yerlere saklanırlar, göz önünden
çekilirler; Silvester de öyle yapmaya başladı.
Baktık hali yok, veterinerler iyileşme şansının çok düşük olduğunu ve
sakatlığının geçmesinin beklenmemesi gerektiğini söyledi.
Alp'i de aramıza alıp uzun süre konuştuk. Silvester'in hayli uzun bir
yaşamı güzel yaşadığına, şimdi sakat haliyle acı çekmesinin ona
yakışmadığına, kendi egomuzu tatmin etmek ve onu birkaç gün daha fazla
sevebilmek için acı çeken bir hayatı daha fazla uzatmanın adil ve doğru
olmadığına karar verdik.
Cuma sabahı götürüp uyutacaktık onu. Sabaha karşı baktım, eceliyle
ölmüş, inşallah hiç acı çekmemiştir diye düşündüm. Bu gibi durumlarda
sevdiğinizin rahat ve acısız ölüme geçiş yapmasını istiyorsanız onun
yanında bulunurken tatlı bir uykuyla gelecek ölüme geçmesini savunmak
akılcı bir yol olarak görülüyor.
Tabii ki insanlar söz konusu olunca bizler hayvanlar kadar saf ve temiz
yürekli olamadığımızdan, eğer ötanaziyi bir hak olarak isteyeceksek,
insanın birbirine yapabileceği tüm kötülük olasılıklarından
arındırılmış bir süreç yaratmalıyız.
Bir defa ötanaziyi insanın kendisi isteyecek ve ruh sağlığı da yerinde
olacak. Doktorlar hastalık konusunda net konuşacaklar. İyileşme ihtimali
net ifade edilecek ve ileriki aşamalarda hastanın acı çekme ihtimali de
söylenecek. Ancak bütün bunlardan sonra ölüme acısız ve rahat geçme
hakkının işleme konulmasına geçilmeli.
Kendi hayatına dair rasyonel ve en güzel kararları alabilen bir insanın
o hayatı sonlandırma hakkı da olabilmeli. Ölüme güzel ve acısız rahat
geçebilme imkânı bir insanın toplam hayat kalitesini yükselten bir durumdur.
Şöyle düşünün meseleyi, bu dünyada vatandaşlarının toplam yaşam
kalitesini en fazla düşünen Nordik ülkelerinde ötanazi hakkı bulunuyor.
Onlar değerli insan da bizler niye olmayalım değil mi?

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder